30 Haziran 2010 Çarşamba

NORMAL DOĞUM MU SEZERYAN MI?

İki yöntemin de birbirlerine üstünlükleri var. Sezeryan modern obstetrikte çok önemli, anne ve bebek için emniyetli bir yol. Obstetrik gereklilik olduğunda bu tartışılmaz. Ama normal doğumun sağlıklı şekilde yapılabileceği durumlarda vaginal doğum yapılmalı anne keyfi bir batın operasyonu geçirmemelidir.

** Kadınlar normal doğumu mu yoksa sezaryeni mi tercih etmeli?

İki yöntem arasında ne gibi artılar ve eksiler var bunu öğrenen kadın bir yönteme karar verebilir. Hayır sen mutlaka normal vaginal doğum yapmalısın gibi bir dayatma da çok hoş değil. Pelvis taban kasları dediğimiz vagina çevresindeki kasların normal doğumda esnemesi gözle görülmeyen yırtıklar oluşması daha sonraki cinsel yaşam ve idrar torbasının doğal pozisyonunda olumsuzluklara yol açabilir. Buna karşın doğum esnasında bebeğin annenide çabası ile dünyaya gelmesi anneya büyük bir mutluluk yaşatabilir.

** Normal doğum, sezaryene göre daha mı iyi?

Normal doğum veya sezeryan sonrası anne vücudundaki gelişmeler arasında fark yok. Sezeryanda batın operasyonu ve anestezi var buna bağlı olası komplikasyonlar çok düşük oranda olsalarda oluşabilir. Normal doğum sonrası da farklı komplikasyon oranları var.

Çocuk için ise sezeryan sonrası geçici solunum sıkıntısı sendromları vaginal doğuma göre biraz daha fazla. Bu oranlarda çok küçük oranlar.

** Türkiye’de sezaryen oranlarının pek çok batı ülkesine göre yüksek olduğu belirtiliyor.Türkiye’de doktorlar (veya hastaneler) normal doğum yaptırmak istemiyor mu?

Avrupa da örneğin Avusturya da bazı üniversite ve özel hastanelerde bizdekine yakın sezeryan oranları var. Bazı ülkelerde ise sezeryan ile doğumların isteğe bağlı olarak yapılması sağlık sigortaları tarafından ödenmiyor dolayısı ile böyle bir yaptırımda ortaya çıkmış oluyor.

Türkiye de gereksiz sezeryan yapılmasını üniversitelerde özellikle azaltmaya çalışıyoruz ama gebeyi ve bebeği riske edecek en küçük bir normal dışı durumda modern obstetriğin gerektirdiği girişimlerden biri olan sezeryanı yapmaktan çekinmiyoruz.


** Normal doğumun avantajları – dezavantajları neler?

Normal doğumda batınla ilgili girişim yok
Anestezi yok.
Kadın daha kısa sürede evine gidiyor.

Dezavantaj olarak sayılabilecekler ise kadının doğum anında hekim ile uyumlu olamadığı durumlarda sorunlar yaşanabilir. Çocuğun doğumu gecikebilir ve bebeğin oksijenlenmesinde sıkıntı olabilir.

Vagina çevresindeki kasların doğum öncesine göre anotomik değişikliğe uğraması idrar torbası ile üretra dediğimiz idrarın çıktığı kanalın arasındaki açının bozulmasına ve idrar kaçırmalarına sebep olabilir.

** Sezaryenin avantajları – dezavantajları neler?

Sezeryanın avantajı , bebek çok kısa sürede oksijensiz kalmadan dışarı çıkabiliyor. Anne uzun doğum eyleminin yarattığı yorgunluk, ağrı gibi olumsuzlukları hiç yaşamıyor.

Dezavantaj ise batına yönelik bir operasyon, nadir de olsa barsak ve idrar torbası yaralanmaları olabilir. Çok nadirde olsa anestezi komplikasyonu ile hasta yaşamını tehdit eden durumlar ortaya çıkabilir.

** Doktorlar neden çoğunlukla sezaryeni tercih eder? Neden?

Bunda biraz hasta isteği de etken. Bir de doğumu programlayabilmenin getirdiği avantajlar olsa gerek diye düşünüyorum.

** Normal doğum ve sezaryeni süre olarak karşılaştırabilir misiniz?

Tam doğum anını ve sonra yapılan kesini onarımını düşünürsek normal doğum ile sezeryan arasında pek fark yok.

Ama doğum başladıktan sonra gebenin izlem için hastanede geçirdiği süre ağrılı dönemin süresi normal doğumda daha fazla.

** Sezaryenle doğurmanın bebeğe yansıması nasıl olur?

Sezaryen sonrası bebeklerde geçici olarak hızlı solunum gibi özel bir durum daha fazla olabiliyor. Ama uzun sürede leğen kemiği kanalı gibi dar bir yoldan geçmemiş oluyor. Dolayısı ile bebek son anda veya bazen doğum eylemi süresince oksijensiz kalma gibi bir sıkıntıya maruz kalmıyor.

** Bir kadının normal doğum yapmasını engelleyen faktörler nelerdir?

Kadının leğen kemiğindeki doğumal veya sonradan olmuş deformiteler, ileri derecede kalp hastalıkları, doğum masasında pozisyon almasını engelleyecek fiziksel kısıtlamalar ile, bebeğin çok iri olması , ileri derecede gelişme geriliği olması ve doğumların %96 sında olduğu gibi baş gelişi ile değil, yan, makat veya ayakları ile doğum kanalına girdiği durumlar sezaryen gerektiren bebeğe ait durumların başında gelir.

** Normal doğumda acıyı azaltmaya yönelik kullanılan teknikler nelerdir?

Modern anestezi ve Analjezi çok gelişmiş durumda. Epidural analjezi ile doğuma hazırlık ağrılarının duyulması engellenebiliyor.

Anestezide oluşabilecek komplikasyonlarda ilaçlar ve tekniklerdeki gelişmeler nedeni ile sağlıklı insanlarda 10.000 de birlere inmiş durumda.

İLAÇSIZ TÜP BEBEK...

Son yıllarda, polikistik over sendromuna ait özellik olan hiperstimulasyon sendromundan korunmak için özellikle polikistik over sendromlu olgularda tüp bebek tedavilerinde bir seçenek olarak kullanılmaya başlanmış bir yöntemdir. Asıl amaç az ilaç kullanarak yumurtalıkların aşırı uyarılmasına bağlı hastada ortaya çıkan karında sıvı birikmesi, şişme ve kanın pıhtılaşma eğiliminin artması ve hayatı tehdit edebilen başka sistemik problemlerden korunmaktır. Bu amaçla gebelik başarısı daha yüksek olan, çok düşük doz ilaç kullanımı ve ek tedbirlerle hiperstimülasyondan korunmak ve çok daha yüksek gebelik oranları elde etmek mümkündür.
Tüm tüp bebek olgularında veya özellikle açıklanamayan nedenle başarısız tüp bebek denemeleri olan hastalarda kullanılabilen bir yöntem değildir.
Polikistik over sendromlu olgularda yumurtalıkların uyarılması çok önemli ve potansiyel tehlikeler içeren bir tedavi yöntemidir. Özellikle gonadotropin denilen ilaçlarla yumurtlatma tedavisi veya tüp bebekte yeterli sayıda yumurta geliştirme aşamasında karşılaşılan sorunlardır.
Medyada görülen çoğul gebeliklerin özellikle beşiz dördüz gibi gebelikler çoğunlukla yumurtalıkların uyarılması ve sonra normal yolla veya aşılama ile ortaya çıkan gebeliklerdir.
Tüp bebekte transfer edilen embryo sayıları özellikle genç hastalarda bir veya daha önce iki denemesi olanlarda iki embryo ile sınırlıdır. Özellikle genç ve yeterli sayıda yumurtası olan hastalarda blastosist evresine ulaşmış embryo transfer edilmesi başarıyı çok yükselten yöntemlerin başında gelmektedir.

29 Haziran 2010 Salı

TÜP BEBEK

Tüp bebek, anne adayının yumurtalıklarından toplanan yumurtalarla, baba adayından alınan spermlerin laboratuarda birleştirilerek döllenmesi ve elde edilen embriyoların tekrar anne rahmine yerleştirilmesi işlemidir. Tedavinin ilk aşamasında yumurtalar geliştirilir ve uygun zamanda toplanır, ardından laboratuarda spermle birleştirilerek (döllenme oluşur) gelişen embriyolar anne rahmine yerleştirilir. 1978 den itibaren tüm dünyada uygulanmaya başlanan geleneksel tüp bebek – IVF (In Vitro Fertilizasyon) ve 1992’de keşfedilen mikroenjeksiyon ICSI (Intrastoplazmik sperm enjeksiyonu) tedavileri merkezimizde 1998 yılından itibaren başarı ile uygulanmaktadır. Tüp bebek (IVF) laboratuarımız son teknolojik donanım, alt yapı ve deneyimli personeli ve alanında uzmanlaşmış klinisyenleri ile hizmet vermektedir. IVF Laboratuarımızda tüm mikromanüplasyonlar, embriyo dondurma ve çözdürme teknikleri, lazer ile embriyo asiste hatching , embriyo biyopsisi ve preimplantasyon genetik tanı yöntemleri, cerrahi yolla sperm elde etme teknikleri ve detaylı androlojik incelemeler büyük bir başarı ile uygulanmaktadır.

-Klasik tüp bebek ve mikroenjeksiyon arasındaki fark nedir?

Yumurta toplanmasına kadar olan basamaklar aynı iken klasik tüp bebekte spermler ile yumurta aynı tüpte aynı damlalar içinde doğal döllenmeye bırakılır. ICSI de ise her yumurtaya bir sperm enjekte edilir.

- ICSI (Intrasitoplazmik Sperm Injeksiyonu – Mikroenjeksiyon yöntemi)

Her bir yumurtanın içine, mikroskop altında, tek bir sperm seçilerek ince bir iğne yardımıyla yerleştirilir. Bundan sonraki aşamalar geleneksel tüp bebekte olduğu gibi gelişir. Bu yöntem sayesinde döllenme oluşmaması riski azaltılmış olur. 1992’de ilk defa uygulanan bu teknikle birlikte özellikle erkek faktörü nedeniyle gebe kalamayan çiftlerde devrim niteliğinde bir gelişme olmuştur. Sadece erkek faktöründe değil, yumurtanın kabuğunun sperme geçit vermeyecek kadar kalınlaşmış veya sertleşmiş olduğu durumlarda, daha önceki tüp bebek uygulamalarında döllenme sorunu yaşayanlarda ve özellikle ileri yaşta ve az yumurta veren hastalarda döllenmeme riskini azaltmak için mikroenjeksiyon ilk tercih olmalıdır.

-ICSI riskli bir yöntem midir?

 Bu soru hemen akla acaba doğal bir yöntem olmadığı için sakatlıklara sebep olur mu sorusunu getiriyor. Kesinikle değil, tabiat seçimini yapıyor, sağlıklı embryolar rahim içine yerleşiyor.

-Kimlere tüp bebek uygulanır ?

Her iki tüpün ileri derecede tıkalı olması: Bu durumda sperm hücresinin yumurta hücresine ulaşarak dölleme şansı yoktur, hafif tıkalı olduğu durumlarda nadiren gebelik oluşsa da dış gebelikle karşılaşma olasılığı yüksektir.

-Sperm sayı, hareket ve görünümünde şiddetli bozukluk olması:

 Bu problemlerin hepsi bir arada veya ayrı ayrı olabilir, genellikle sadece bu sorunla gelen çiftlerde başarı şansı daha yüksek olmaktadır. – Rahim içi aşılama tedavisi ile gebelik oluşmayan çiftler: 4 defa başarısız uygulama olursa tüp bebek tedavisi önerilmelidir. Şiddetli endometriozis hastalığı olanlar: