22 Temmuz 2010 Perşembe

Gebelikte Beslenme

Yıllarca ADET ÖNCESİ devrede ortaya çıkan birçok semptom tarif edilse de, çoğunlukla bir psikosomatik durum diye algılanmışlardır. İlk kez 1931 yılında Frank “premenstruel gerilim” olarak isimlendirmiş olup 1953 yılında Greene ve Dalton bu durumu hem somatik hem de psikolojik ögeleri içeren “premenstrüel sendrom” adı altında tanımlamışlardır. Uzun yıllar geçmesine karşın halen bu sendromun yaygınlığı ve sebebi çözümlenememiştir.

Teşhiste hiçbir spesifik laboratuar bulgusu yoktur. Bu nedenle de gerçekten etkili bir tedavi bulunamamaktadır. Kadını fiziksel, ruhsal ve davranış açısından etkileyen, ağır olduğu zaman sosyal ve çalışma hayatını engelleyen bu sendrom karşısında tıbbi imkanlar yetersiz kalmaktadır. Yapılan çalışmalar sonucu kadınların hayatın bir döneminde % 30-40’ı bu sendromdan etkilenmektedir.


Tanımı


insanlar arası iletişimi ve normal günlük aktiviteyi engelleyecek derecede davranış bozuklukları ile karşımıza çıkan, fiziksel ve psikolojik bulguları kapsayan ve her luteal fazda siklik olarak görülen bir sendromdur. Kadınların % 80-90’ında premenstrüel dönemde onu rahatsız edebilecek bir veya birden fazla semptom olabilir. Buna “premenstrual molimina” denir. Premenstruel sendrom (PMS)’da görülen birçok semptom organik ve psikolojik hastalıklarda da görülebilir. Bu nedenle şu özellikler mutlaka aranmalıdır.


1. Organik bir neden olmamalıdır.


2. Semptomlar her adet döneminde tekrarlayıcı olmalı ve periodun 2. yarısında ortaya çıkmalıdır. Her siklusta bu belirtiler aynı şiddette görülmeyebilir.


3. Periodun ilk döneminde en az 7 gün tamamen asemptomatik (rahat) olmalıdır.


4. Menstruasyonun başlaması ile semptomlar kaybolabilir.


5- Düzenli yumurtlama aktivitesi ile ilgilidir. Puberte öncesi, menopoz sonrası ve gebelik dönemlerinde görülmez.


6. Menstruasyon şart değildir. Rahimi alınmış fakat overleri korunmuş kadınlarda da görülebilir.


7. Semptomlar hastanın yaşam ve iş kalitesini etkileyecek düzeyde olmalıdır.


Her nekadar, PMS’un tanımında semptomların periodun ikinci döneminde olduğu, genellikle menstruasyondan 6-7 gün önce başladığı ve menstuasyonla bittiği vurgulanıyorsa da Reid ve Yen yaptıkları çalışmalarda PMS’nin başlama ve süresindeki farklılıkları göstermişler ve bu farklılıkları A,B,C ve D paterni olarak tanımlamışlardır. A ve B paternleri en fazla görülenlerdir. A paterni menstruasyondan 6-7 gün önce başlayıp menstruasyonun ilk birkaç gününü içine almakta, B paterni ovulasyonla başlayıp menstruasyonun ilk birkaç gününü kapsamakta, C paterni ovulasyon sırasındaki ani östrojen düşmesine bağlı semptomlarla ortaya çıkmaktadır. D paterninde ise semptomlar ovulasyonla başlamakta, tüm menstruasyon süresince devam etmektedir. Tüm paternlerde PMS, ovulasyonla veya ovulasyondan sonra başlamakta, foliküler fazda en az 7 gün süren semptomsuz bir devrenin olması gerekmektedir.


Sık görülen semptomlar psikolojik ve fiziksel olarak ikiye ayırılabilir.



Psikolojik olanlar


Depresyon


Değişken ruh hali


İştah açılması


Kızgınlık, öfke, hiddet


Unutkanlık


Konsantrasyon bozukluğu


Uyku değişiklikleri


Fiziksel olanlar


Ekstremite ödemi


Ağırlık artışı


Konstipasyon


Sıcak basmaları


Memelerde hassasiyet


Baş ağrısı


Akne

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder